1. Giriş
On yılı aşkın süren iç savaşın ardından Suriye, ekonomik bir dönüm noktasında durmaktadır. Ülkenin altyapısı büyük ölçüde tahrip olmuş olsa da, 2021 sonrası başlayan “yeniden yapılanma” süreci, yüksek riskle birlikte önemli fırsatlar barındıran yeni bir yatırım ortamı yaratmıştır. Bu analiz, Şam yönetiminin başlattığı ekonomik normalleşme sürecinin hukuki ve finansal anatomisini incelemektedir. Bu çerçevede, ülkenin ticaret hukuku, şirket kurma rejimleri, yabancı yatırımcılara sunulan teşvikler ve bu teşviklerin pratikte karşılaştığı zorluklar detaylı bir şekilde ele alınacaktır.
2. Ticaret Hukukunun Çerçevesi
Suriye ticaret hukuku, büyük ölçüde Fransız hukuk sisteminden uyarlanmış klasik bir kıta hukuku yapısına sahip.
Yürürlükteki Ticaret Kanunu (Commercial Code, 1949) ile Şirketler Kanunu (Companies Law, 2011), ülkenin ticari faaliyetlerine temel teşkil ediyor.
Savaş öncesi dönemde devlet planlamasına dayalı bir yapı varken, bugün özel girişimlere kontrollü biçimde alan açılmış durumda.
Ancak uygulamada bürokrasi hâlâ güçlü; izin süreçleri uzun, regülasyonlar sıkı.
3. Şirket Türleri ve Kurumsal Modeller
Suriye’de yatırım yapmak isteyen yerli veya yabancı sermaye için birkaç yasal şirket tipi mevcut:
– Limited Liability Company (LLC): En az bir ortakla kurulabiliyor. Sermaye sınırlı sorumluluk esasına tabi.
– Joint Stock Company (JSC): Asgari üç kurucu, yönetim kurulu ve denetçi zorunlu. Halka açılma potansiyeli var.
– Joint Venture (Ortak Girişim): Sözleşmeye dayalı proje bazlı ortaklık; tüzel kişiliği yok.
– Foreign Branch / Representative Office: Yabancı firmaların (ör. Gazprom, MAPNA, Al-Baraka Bank) şube açmasına imkân tanıyor.
Kuruluş süreci ortalama 30–45 gün sürüyor. Ticaret Bakanlığı onayı, vergi kaydı ve Merkez Bankası bildirimi zorunlu.
4. Yabancı Yatırımcı Rejimi
2021 tarihli Investment Law No. 18, Suriye’deki yatırım ortamının “yeniden tanımlandığı” dönüm noktası oldu.
Kanun, yatırımcıya teorik olarak oldukça geniş haklar tanıyor:
– %100 yabancı mülkiyet hakkı,
– Kâr transferine izin (Merkez Bankası onayıyla),
– 5 ila 7 yıl arasında tax holiday,
– Gümrük vergisi muafiyeti,
– Tahkim (arbitration) hakkı.
Pratikte ise sermaye hareketleri hâlâ sıkı kontrol altında.
Bankacılık sistemi zayıf ve uluslararası yaptırımlar nedeniyle para transferleri genellikle Lübnan, Rusya veya BAE üzerinden yürütülüyor.
Yine de, Rusya (Stroytransgaz, EvroPolis) ve İran (Khatam al-Anbiya, MAPNA Group) menşeli yatırımcılar enerji ve altyapı projelerinde özel imtiyazlara sahip.
Bu çerçevede, Suriye “yüksek risk – yüksek getiri” dinamiğiyle tanımlanan, normalleşme sonrası frontier market görünümünde bir ülke konumuna evriliyor.
5. Kamu-Özel Ortaklık (PPP) Modelleri
2016 tarihli Public-Private Partnership Law (Law No. 5), yeniden yapılanma döneminde en stratejik hukuki araçlardan biri.
Devletin finansman yetersizliği nedeniyle, enerji, liman, otoyol ve konut projeleri PPP modeliyle yürütülüyor.
Bu projelerde özel sektör genellikle joint operating agreement modeliyle yer alıyor; gelir paylaşımı sözleşme temelli belirleniyor.
Ancak mülkiyet güvenliği hâlâ gri bir alan.
2018 tarihli Law No. 10, “imar gerekçesiyle” taşınmazlara el konulmasına olanak tanıdığı için yabancı yatırımcılar açısından ciddi hukuki risk oluşturuyor.
6. Uyuşmazlık Çözümü ve Tahkim
Suriye, New York Convention (1958)’e taraf olduğu için yabancı tahkim kararlarını tanımayı kabul ediyor.
Şam merkezli AASC (Arab Arbitration Centre) tahkim süreçlerinde aktif.
Bununla birlikte, yargı sisteminin savaş sonrası dönemde kısmen politize olması, tahkim kararlarının uygulanmasında belirsizlik yaratıyor.
7. Normalleşme Sürecinde Yatırım Gerçekleri
Suriye’de “normalleşme” kavramı, klasik anlamda barıştan çok, ekonomik toparlanmanın yavaş yavaş başlaması anlamına geliyor.
Bugün Şam, Tartus ve Lazkiye gibi bölgelerde enerji, inşaat ve hizmet sektörleri yeniden hareketlenmiş durumda.
Ancak kuzey bölgelerde (İdlib, Halep kırsalı) hâlâ güvenlik riski devam ediyor.
Yatırımcı açısından tablo iki yönlü:
– Riskler: yaptırımlar, mülkiyet güvencesi, döviz kısıtlamaları.
– Fırsatlar: yeniden imar, gıda üretimi, altyapı ve lojistik sektörleri.
Kısacası, Suriye artık “savaş ülkesi” değil; ancak henüz “barış ekonomisi” de değil.
Bu ikili yapı, yatırım stratejilerinde jeopolitik farkındalıkla birlikte hukuki hazırlık gerektiriyor.
8. Sonuç
Suriye ticaret hukuku metin düzeyinde modernleşmiş, ancak uygulamada normalleşme sürecinin kısıtlarıyla sınanıyor.
Yatırımcı için anahtar kelime: ihtiyatlı optimizm.
Mülkiyet güvencesi, finansal istikrar ve tahkim uygulaması güçlendirilmedikçe yabancı sermayenin kalıcı hale gelmesi zor.
Yine de ülke, özellikle enerji, altyapı ve inşaat sektörlerinde bölgesel bir yeniden yapılanma laboratuvarı olma potansiyelini koruyor.





İlk yorum yapan siz olun